Ç-O-C-U-K
İçin, için yanan ateşin, alev nefesli bir ejderhaya dönüşebileceğinden
habersiz yaşıyordu çocuk. Çocukluğun verdiği saflık, duruluk deryasında ilerlerken,
zaman denilen kavram. Yağmur damlalarıyla ıslanan saçları, o küçük alnından
yüzünün derinliklerine doğru inen şelaleler gibi yol bulurken, her bir saç teli
ayrı bir duygunun karakterine bürünüyordu. Her biri ayrı bir çıkmazın izlerini
taşır gibi. Öfkeli iri siyah gözleri yaşam denilen sokak aralıklarında bir
çıkış yolu ararken, sıkılmış yumruklarından güç alıyordu.
Yağmur şiddetini arttırarak kıyasıya büyüyen damlalarıyla çocuğa meydan
okumak ister gibiydi. Bilebilir miydi yağmuru, demiri kor parçasıyken dağlayıp
adam eden küçük bir su damlasıydı o. Çocuk biliyordu ne varsa fıtratında
yaşayacaktı, bütün yapmak isteyip yapamamalarına nispet. Gün karanlığa teslim
ederken ruhunu, yağmurun ardından doğan güneşin yedi rengini görebilme umuduyla
derin bir soluk çekti, öfkesinin yıldırım oklarına, yağmuru siper ederek
çocuk....
Gözlerini kapadığında küçük çocuk sanki zamanın içinde kayboluyordu.
-Hayır
Kaybolmak değildi aslında, hücrelerine kadar ayrılıp, her bir zerresi zamanın farklı boyutlarında şekil alıyor o zamana ait bir ruha bürünüyordu. Bir soru sordu okuyucu
- eee peki ne olmuş sonra?
Sonrası mı? Sonrası yoktu, tıpkı öncesi olmadığı gibi. Öncesizlik ve sonrasızlık arasında kalan diğerleri, romanın figüranları.
Farklı bir yerde duruyordu küçük çocuk, korkunun uzun zaman önce göç ettiği ruhunun derinliklerinde. Orada kimsenin bakmayı akıl edemediği bir yerden bakıyordu yaşam denilen ipin ucuna asılmış toz pembe bir hiçliğe.
Büyümek erdem kazandırmazdı biliyordu çocuk, büyümek istemedi. O büyüdükçe küçüldü her şey küçüldü zaman. İşte o an bölündü çocuk, dağıldı çocuk hücrelerine. İstese de istemese de artık her şeydi ve herkesti çocuk. Dönüşümünü merak ediyor okuyucu;
- eee ne olmuş sonra der gibi.
Öyle bir zaman gelecek anlayacaksınız ne demek istediğimi dedi çocuk. Şimdi çok küçüksünüz. Büyüdüğünüz de düşünceleriniz, zaman küçülmüş olacak. Anlayacaksınız o zaman neden susarak gittiğimi.
Susmanın ve susamanın konuşmaya açlığını yaşadı çocuk. Çocuk saflığındaki duru düşüncelerin oruncunda iken zaman.
Yorumlar
Yorum Gönder