Ç-O-C-U-K

 

      

https://www.dekoristland.com/urun/soyut-kanvas-tablo-42

       

       İçin, için yanan ateşin, alev nefesli bir ejderhaya dönüşebileceğinden habersiz yaşıyordu çocuk. Çocukluğun verdiği saflık, duruluk deryasında ilerlerken, zaman denilen kavram. Yağmur damlalarıyla ıslanan saçları, o küçük alnından yüzünün derinliklerine doğru inen şelaleler gibi yol bulurken, her bir saç teli ayrı bir duygunun karakterine bürünüyordu. Her biri ayrı bir çıkmazın izlerini taşır gibi. Öfkeli iri siyah gözleri yaşam denilen sokak aralıklarında bir çıkış yolu ararken, sıkılmış yumruklarından güç alıyordu.

       Yağmur şiddetini arttırarak kıyasıya büyüyen damlalarıyla çocuğa meydan okumak ister gibiydi. Bilebilir miydi yağmuru, demiri kor parçasıyken dağlayıp adam eden küçük bir su damlasıydı o. Çocuk biliyordu ne varsa fıtratında yaşayacaktı, bütün yapmak isteyip yapamamalarına nispet. Gün karanlığa teslim ederken ruhunu, yağmurun ardından doğan güneşin yedi rengini görebilme umuduyla derin bir soluk çekti, öfkesinin yıldırım oklarına, yağmuru siper ederek çocuk....

Gözlerini kapadığında küçük çocuk sanki zamanın içinde kayboluyordu.

-Hayır

Kaybolmak değildi aslında, hücrelerine kadar ayrılıp, her bir zerresi zamanın farklı boyutlarında şekil  alıyor o zamana ait bir ruha bürünüyordu. Bir soru sordu okuyucu

- eee peki ne olmuş sonra?

 Sonrası mı? Sonrası yoktu, tıpkı öncesi olmadığı gibi. Öncesizlik ve sonrasızlık arasında kalan diğerleri, romanın figüranları.

       Farklı bir yerde duruyordu küçük çocuk, korkunun uzun zaman önce göç ettiği ruhunun derinliklerinde. Orada kimsenin bakmayı akıl edemediği bir yerden bakıyordu yaşam denilen ipin ucuna asılmış toz pembe bir hiçliğe.

      Büyümek erdem kazandırmazdı biliyordu çocuk, büyümek istemedi. O büyüdükçe küçüldü her şey küçüldü zaman. İşte o an bölündü çocuk, dağıldı çocuk hücrelerine. İstese de istemese de artık her şeydi ve herkesti çocuk. Dönüşümünü merak ediyor  okuyucu;

- eee ne olmuş sonra der gibi.

      Öyle bir zaman gelecek anlayacaksınız ne demek istediğimi dedi çocuk. Şimdi çok küçüksünüz. Büyüdüğünüz de düşünceleriniz, zaman küçülmüş olacak. Anlayacaksınız o zaman neden susarak gittiğimi.

       Susmanın ve susamanın konuşmaya açlığını yaşadı çocuk. Çocuk saflığındaki duru düşüncelerin oruncunda iken zaman.

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HATIRLA

TÜRKİYE'DE PARA-KÜREK

BİRİNCİ 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KÜREK YARIŞLARI