Kayıtlar

Celal mi? Cemal mi?

Resim
  Bir insanda tüm olumlu özellikler olurda olumsuz özellikler olmazsa değişime uğrar mı? Uğramaz elbet! Çünkü kendinde değişimi yapacak bir yön bulamaz. Allahın 2 sıfatı cemal ve celal olarak vücut bulur insanda, değişim celal içinde Cemali görmektir. Bir öfke girdabına girdiğinde rabbinin celal sıfatı tüm hücrelerine kahhar esmasının tecellisi ile dolar, müntakim esması ile intikam almak istersin. Rabbin esmaları sende bu şekilde zuhur eder, öfke anında oluşturduğun Merhamet, Mefret anında oluşturduğun Sevgi, İntikam anında oluşturun Affetme duygusu ile müthiş derecede bir enerjiyi açığa çıkarırsın ve bu duygu anlarında istediğin çekimi kendinde toplayabilme gücü elde edersin. Bolluk,bereket, rızık her ne istiyorsan o duan o talebin ilahi sistemden sana doğru çekilme anlarıdır. Enerjinin çıktığı bu anlara dikkat edin, beddua ile değil dua ile cevap verin. Asıl olan kendini Cemali sıfatlarla donatmak, Celali sıfatları kendinde bir fırsat bir ateşleme unsuru olarak kullanmaktır. Rab

HİÇ KİMSE SİZİ AFFEDEMEZ KENDİNİZ DIŞINDA

Resim
Hiç kimse sizi affedemez kendiniz dışında:        Karşınızdaki insana verdiğiniz her türlü kötülüğü onların hak ettiğini düşünmek olgusu değil mi?  İnsanları yaşamın bataklığına yavaş yavaş çeken. Ve yine bu insanlar değil mi? Bataklıktan çıkmak için çırpındıkça daha fazla derine çekilen.        Gözleri yuvalarından  d ört nala yardım çağrısına koşan atlar gibi,    bulundukları yerden dışarı fırlamış. Çığlıkları sessizleşmiş onca hengameden sonra,  sağır edici bir sessizlik kaplamış dört bir yanını. O değil miydi? Kendisine yardım için uzanan elleri egosu ile bağlayıp sesleri kesilene kadar boğazlayan. Şimdi daralan kalbinde hissedebildiği, son anın son hissi: Pişmanlığın açtığı yaraya merhem olabilecek affedilme hissini, tatmin edecek boyutta yaşayabilmek.       Affedilmeyi dilemenin, çözüm olabileceği düşünülüyor olsa bile, işin özü kendi benliğinden dilemektir affı, önce kendini affedebilmek.       Her ne varsa yaşama dair  sende başlar, sende biter. Önce kendini bilmeli insan, saf

HASAT ZAMANI

Resim
                                                                                                                                                          Denizden geldiler çatal tırnaklı toynakları vardı hem yürüyor hem yüzüyorlardı.  Ellerindeki tırpanlardan belliydi hasada gelmişlerdi.  Kainatı kirleten ruhların hasat zamanıydı.  Tekrar tohumlanmanın olmayacağı bir hasattı bu.   Biçilenlerin son veda haykırışlarının duyulmayacağı duyulsa da dinlenmeyeceği,  Ne zaman geleceği belli olmayan o beklenen çağ başlamıştı.  Zaman simsarlarının pazarlayacağı bir anı kalmamıştı.  Ucuza satılan ruhlar leş yığını şeklinde kadeh tokuşturuyordu farkında olmadan,  Ölümün sessizliğinde, uyanan baykuşlar gibi kafaları kendi ekseninde dönüyordu meraktan. Bize uğramaz dedikleri ne varsa uğrak liman olma zamanıydı artık,  Durdurulamaz geri dönüşün çığlıklarıydı sessiz ve derinden kopan. <a rel="license" href="http://creativecommons.org/licenses/by/4.0/"><img alt="Creati

KÜN FEYEKÜN

Resim
         

YARGICIN KENDİ YARGINDIR

Resim
 "Bir gün bir öğretmen tahtaya şöyle yazdı: 9 x 1 = 7 9 x 2 = 18 9 x 3 = 27 9 x 4= 36 9 x 5 = 45 9 x 6 = 54 9 x 7 = 63 9 x 8 = 72 9 x 9 = 81 9 x 10 = 90 Yazmayı bitirip sınıfa döndüğünde bütün sınıf ilk sırada yapmış olduğu hata yüzünden kendisine gülmekteydi. Herkesin sessiz olmasını bekledi, sonra da ekledi: - İlk işlemi bilerek ve özellikle hatalı yazdım. Sizin hatanız olmadan önce dünyanın size nasıl davranacağını göstermek için; KİMSE dokuz kez doğru cevabı yazdığım için beni övmedi, KİMSE beni tebrik etmedi, ama HERKES yapmış olduğum tek bir HATA nedeniyle beni YARGILADI ve GÜLDÜ. İşte ders bu : İnsanlar yaptığınız yüzlerce doğru şeyi anlamaz, takdir etmez: Ama yaptığınız tek bir hata sebebiyle sizi YARGILAR..... BAŞARILARI için insanlara DEĞER vermeyi ÖĞRENMELİYİZ! Iskalamaktan çok isabet ettiren ve sonunda sadece BİR HATASI ile yargılanan ve diğer DOKUZ DOĞRUSU değerlendirilmeyen insanlar...." ( Alıntıdır)                                             https://www.sanata

TÜRKİYE'DE PARA-KÜREK

Resim
Kürek;  tarihler boyunca su kenarlarında yaşayan insanoğlunun, teknelerini hareket ettirebilmek için kullandığı en vaz geçilmez araçlardan biri olmuştur. 16 yüzyılda kürekli teknelerde bulunan yolcuların kendi aralarında bahse girmeleriyle de yeni bir spor dalı olarak temelleri atmış. 1715 İngiltere'sinde kayıkçıların kendi aralarında düzenlemiş oldukları "Doggtts Coat ant Badge" yarışları günümüzde yapılan yarışların öncüsü diyebiliriz. Kürek sporunun en köklü ve en renkli rekabeti sayılan Oxford Cambrige kürek yarışları 1829 yılında başladı. 1892 yılında Belçika, İtalya, Fransa ve İsviçre dünyanın ilk uluslararası spor federasyonlarından biri olan FİSA'yı kurdular (Federation İnternationale des Societes dAviron /Uluslar arası Kürek Birlikleri Federasyonu). Şimdilerde FİSA; World Rowing /Dünya Kürek Federasyonu olarak bilinmektedir. Türkiye'de ise 1957 yılında Eftal Nogan'ın başkan olduğu "Kürek Federasyonu" kuruldu.  Bu gün itibari ile 66 yıllık bi

RAHİM AĞZI KANSERİ ÖNLENEBİLİR

Resim
Günümüzde sağlıklı beslenmek, spor yapmak, yiyeceklerin besin değerlerini kontrol etmek, organik besinleri araştırmak insanların bilincinin bu konu üzerinde arttığının bir göstergesi. İnsanların büyük bir çoğunluğu kilo vermekten ziyade  ilerleyen yaşlarında kaliteli bir yaşam sürme çabasındalar. Kaliteli bir yaşam sürebilmek için bu çabayı gösterirken, gittikçe kirlenen dünyamızda içeriklerinin ne olduğunu bilmediğimiz ürünlerden  uzaklaşmamız gerektiğinin bilincine doğal olarak varmamız gerekiyor. Çünkü bu bilinç bizi bir çok tehlikeden koruyor. Gelişmiş ülkelerde en yaygın olarak görülen jinekolojik kanser türü olan RAHİM AĞZI KANSER gibi. HPV virüsü serviks kanserlerinin yaklaşık % 99' unda bulunur. HPV cinsel yolla bulaşan bir virüstür ve genital bölgedeki siğil oluşumuna neden olur. Oral, vajinal ya da anal cinsel ilişki sırasında deri teması sonrası bireyler arasında yayılır.  Rahim ağzı kanseri belirtileri arasında en yaygın olarak görüleni vajinal kanamadır. Bu adet döneml

HATIRLA

Resim
Susmanın insan için ölümden ne farkı var diye soruyorum. Ancak ölüler konuşamaz. Konuşanın sabırla dinlenilmesinden yanayım, çünkü hiç bir konuşma sonsuza kadar sürmez... Ancak kişiler arasında değişen bir anlayış vardır. "Birine ne çok konuşuyorsun derken" başka birinin konuşmalarını sabırla dinleyebiliyorsan burada yolunda gitmeyen bir şeyler olabilir... Ben varsayımda bulunarak bu durumdan çıkarımlar oluşturuyorum, var olup olmadıklarını bilmeyerek. *Çok konuşuyorsun dediğin kişinin söylediklerinin senin için bir değeri var olduğuna inanmadığından, *Çok konuşuyorsun dediğin kişinin söyledikleri senin kendinin bildiği gerçekliğinin kötü taraflarını görmeni sağlayıp canını çok acıttığından, *Ya da tamamen pişmanlık ve suçluluk hissi......... Neye kime bilemediğimiz bir sürü olasılık!!! Suçluluk duygusu kaçak dövüştürür seni. Durup savaşmak zor gelir, kaçmayı seçersin. Zannedersin ki gittiğin yerde kurtuluş var.  Bilir misin ?  Kaçış sebebin her neyse, kopmaz bir iple bağlanı

Sen Seçtin

Resim
                                                                                                       https://sizvebiz.blog/cennet-tam-da-boyle-bir-yer-olsa-gerekti/ Şimdi sizlere, bu güne kadar öğrendiğiniz her şeyin, aslında öğretildiği gibi olmadığını söyleseler. Her şeye  yeniden başlamaya, yeniden öğrenmeye hazırım mı? dersiniz, yoksa bırak allah aşkına, ne saçmalıyorsun, insanlar araştırmış, yazmış, çizmiş. neyin peşindesin,  Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok mu? dersiniz.  Doğduğumuz gün ilk ağlama ile nefes alır, gözlerimizi hiç bilmediğimiz bir dünyaya açarız. Büyür, gelişir, yetişkin bireyler oluruz. Zengin köklere mensup  bir aileden geliyorsak, bir bakıma şanslıyızdır,  fakir yada orta halli bir aileye göre. Varlıklı olmak ile yokluk içinde olmak, güzel olmak ile çirkin olmak, şanslı olmakla şanslı olmamak, dezavantajlı olmakla normal gelişim gösteren biri olmak, zeki olmak ile zeki olmamak  gibi saymakla bitmeyen tezatlamaların arasında, neden bu ikilemlerin  iyi ta

Ç-O-C-U-K

Resim
         https://www.dekoristland.com/urun/soyut-kanvas-tablo-42                İçin, için yanan ateşin, alev nefesli bir ejderhaya dönüşebileceğinden habersiz yaşıyordu çocuk. Çocukluğun verdiği saflık, duruluk deryasında ilerlerken, zaman denilen kavram. Yağmur damlalarıyla ıslanan saçları, o küçük alnından yüzünün derinliklerine doğru inen şelaleler gibi yol bulurken, her bir saç teli ayrı bir duygunun karakterine bürünüyordu. Her biri ayrı bir çıkmazın izlerini taşır gibi. Öfkeli iri siyah gözleri yaşam denilen sokak aralıklarında bir çıkış yolu ararken, sıkılmış yumruklarından güç alıyordu.        Yağmur şiddetini arttırarak kıyasıya büyüyen damlalarıyla çocuğa meydan okumak ister gibiydi. Bilebilir miydi yağmuru, demiri kor parçasıyken dağlayıp adam eden küçük bir su damlasıydı o. Çocuk biliyordu ne varsa fıtratında yaşayacaktı, bütün yapmak isteyip yapamamalarına nispet. Gün karanlığa teslim ederken ruhunu, yağmurun ardından doğan güneşin yedi rengini görebilme umuduyla deri

Tutamadığın Şeyi Bırak

Resim
by eliflermibekdemir Tutamadığın şeyi bırakacaksın. Zamanın peşinden koşma bırak akışına, zorlama sen onunla ak, yarışma. Hiç bir şey için acele etme. Aceleyle verilen kararlar, aceleyle yapılan işler sana hayır sağlamaz. Yüzünü güneşe çevir aydınlığı bak. Zamanı doya doya yaşa. Kederden uzak ol. Uzaklaştır kendini. Sevdiğin  seni mutlu eden melodiyi dinle. Sevdiğin bir anıyı, mutlu olduğun bir anı hatırla. Gamı kederi uzak tut hücrelerinden. Senin Özün olan sevgiye yakınlaş onunla bütünleş. En yakınların için üzülme. Herkes kendi ruh ailesi ile buluşacak. Kaçınılmaz son olarak gördüğün ölümden korkma. Ölü m zili çaldığında açılan yeni hayat kapısından, bütün yüklerinden serbest kalarak gir. Geride bıraktıkların için üzülme. Üzüntü, korku, kin, nefret, gam, tasa, kırgınlık, affedememe; sana ait olmayan, özüne ait olmayan negatif duyguları çeker. İlahi yasalardan Çekim yasası bize neyi verirsek onu geri iade eder. Sen bir kurtarıcı değilsin sadece ilahi olan ışığa giden bir yolcusun. Bı

BİRİNCİ 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KÜREK YARIŞLARI

Resim
  1989 yılında başladığım kürek sporunda, 2022 yılına gelinceye dek 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününün anlam ve önemini ifade eden bir etkinlik içinde bulunmadım. Yapıldı da benim mi haberim olmadı? Bilemiyorum !!! Bunun sebebi ne olabilir acaba? Tek bir cevap var zihnimde;  33 yıl boyunca yapılmış olsa mutlaka haberim olurdu. Yapılmadı, yapılamadı, yapılandırılamadı……… Federasyon Başkanı Nihat USTA-Hurinaz TUKSAL-Elif LERMİ 1992 Bulgaristan Balkan Şampiyonu 2X 1995 yılında Bolu’da yapılan Kürek şurasında kadın kürekçi olmanın zorluklarını ve yaşadığım sıkıntıları uzun bir konuşma ile dile getirmiştim. Milli takım kampları dahil katıldığım birçok uluslar arası yarışta dünya şampiyonası, dünya kupaları, olimpiyat seçmeleri gibi büyük yarışlardan bahsediyorum, hissettiğim tek duygu yüreğimde öksüz kalmış bir çocuğun çaresizliğiydi. Kalabalığın içinde yalnızdım, tek başına bırakılmış gibiydim. Konuştuğum duygu his dili anlayamayan ya da anlatamadığım karşı cinsten yöneticiler, antrenörl

KEHANET

Resim
  Kehanet büyücülerinin efsunlu sözleri kapladı evreni.  Kaçın ve kurtulun.  Gelen kötülük şövalyeleri çığlık çığlığa bağrışan,  Mazlum insanları kara gölgeleriyle boğdular.  Asırlardır kötülük adına nasırlaşmış elleri,  Gün ışığı görmemiş kalpleri gibi kötülük saçıyordu.  Bencillikte sınır tanımayan cani düşünceleri karartıyordu yüzlerini.  Aydınlık yoktu.  Cehaletin pençesi yırtıyordu gönülleri.  Edep, haya, ar, namus kalmamış anadan üryan bedenler,  Şehvetin çılgınlığında savaşır gibi sevişiyordu.  Olan bitenden habersiz havayı saran efsunlu çıldırtıcı koku onları iyiden iyiye azdırıyor,  Üzerlerindeki iki parçalık giysilerini birbirlerine parçalattırıyordu.  Kokunun verdiği sarhoşluk, et yığınlarını bir araya çekiyor,  çıldırmış kalabalığı birbirlerine çiğ çiğ yedirtiyordu.  Onca zaman sonra kendine gelen azmış insan güruhundan sağ kalanlar,  Kanlı et yığınlarının arasından utanarak kaçtılar.  Çıplak bedenlerini kapatmak için örtü,  Yüzlerinde ki utancı örtmek için neden aradılar.

İMKANSIZ YOKTUR

Resim
      İmkansız, bu dünyayı değiştirebilecek gücü içlerinde keşfetmek yerine, kendilerine sunulan dünyada yaşamayı daha kolay bulan, küçük insanların ortaya attığı büyük bir kelimedir.      İmkansız, gerçeklik değil bir görüştür. İmkansız, iddia değil, meydan okumadır. İmkansız potansiyeldir. Geçicidir. İmkansız yoktur.    İmkansız diyen, bize sınırlar koyan bilinç altımız ve körü körüne bağlandığımız inançlarımızdır. 1942'de İsveç'li Gunder Hagg'ir elinde tuttuğu 4:01.3 saniye'lik dünya rekorunu, Roger Banister 6 Mayıs 1945'te Oxpord'da yapılan yarışmada bir mili (1x609 m) 3:59,4'te tamamlayan ve 4 dakikanın altında koşan ilk atlet oldu.                                    Roger Banister                                                                                                   Gunter Hagg         (https://wikiimg.tojsiabtv.com/wikipedia/commons/thumb/e/ed/ArneAndersson%26GunderHagg1942.jpg/250px-ArneAndersson%26GunderHagg1942.jpg)